Otelmetre fikri nasıl doğdu?

Neredeyse on yıldır dünyayı geziyoruz, seyahatler süresince konakladığımız bir çok otel oldu. Zamanla otel konusu bende bir merak haline dönüştü ve bazen bir romanda geçmiş, bazen bir filme konu olmuş bazense sadece bir efsaneye dönüşmüş otelleri araştırmaya başladım. Yıllar içinde de hangi amaçla seyahat edersem edeyim bu otellerin bazılarında kaldım. Bir süre sonrada bir “Otelmetre” fikri aklıma geldi. Geziptoz’un doğuşu ile birlikte de bunu hayata geçirmeye karar verdim. Görmüş olduğunuz bu bölümde işte böyle doğdu. Sıralamaya geçmeden önce bazı önemli noktaların altını çizmek isterim.

Bir numaralı kural ve en önemlisi misafiri olmadığım hiç bir otele “Otelmetre” kısmında yer vermiyorum. Deneyim benim için birinci unsur. Kalmadığım ama kült olmuş olanları ayrıca merak ettiklerim olarak paylaşıyorum.

Her konuda olduğu gibi bunun biraz öznel olduğunu asla atlamayalım yani bu liste biraz “bana göre” Belki listedeki bazı otellerde kötü bir deneyimi olmuş olan olabilir, tabi ki saygı duyarım. Böyle şeyler yaşanabiliyor.

Bu listedekilerden daha iyi oteller kesinlikle vardır. Benim aklımda da olabilir hatta ama henüz görmediğim için onları listeye alamıyorum. Bana göre dünyanın en iyisi dediğim otel; bir çok kişinin öyle olduğunu söylediği ama benimde bizzat deneyimleyerek öyle olduğunu gördüğüm otel. O zaman daha fazla giriş bölümünü uzatmadan listemizi veriyorum…

1. Marina Bay Sands (Singapur)

Listemin bir numarası. Otelin mimarisi, modern Singapur’un simge yapısı oluşu. Devasa büyüklüğü (her anlamda) kullanılan teknolojiler ve en önemlisi de hizmette misafire verilen önem açık ara benim için bir numara olmasını sağladı. Sonsuzluk havuzu fikri ve uygulanışı, orada yaşadığınız atmosfer benzersiz. Sonsuzluk havuzu fikrinin de tarihsel anlamda bu otelin ilk dönemlerine denk geldiğini belirtmeliyim.

Otelden bazı anekdotlar;

Ne kadar büyük olduğunu anlamak için resepsiyona bakmalısınız. Karşılıklı iki köşe de devasa birer resepsiyon var. Eğer sabah saatleriyse yada yoğun bir giriş anı yaşanıyorsa kuyruk oluşabiliyor.

Resepsiyon sırasında check-in yada check-out yapmak için bekleyenlere su ikramı yapıldığı çikolata ve şeker tutulduğunu henüz başka bir otelde görmedim. Yardımcı olmak için gözünüzün içine bakan otel çalışanları olması inanılmaz.

Her konuda düşünülmemiş bir şey olması neredeyse imkansız. Odalardaki teknoloji kendisine hayran bırakıyor.

Bir daha kalır mıyım? Kesinlikle! Puanım 10 üzerinden 10

2. Marriot Resort Palm Jumeirah (Dubai)

Kaldığım en iyi oteller sıralamasında ikinci sırada olmasının sebebi çok güzel tasarlanmış otel binası olması dışında ayrıca en önemli kriterlerimden biri olan müşteri yani otel misafiri memnuniyetinde geldikleri seviye. Ayrıca hem havuz hem de deniz olanaklarının güzelliği, güzel bir kumsal, geniş seçenekler. Harika bir lobi, ayrıca güler yüzlü otel çalışanları otelin misafirlerine çok iyi hissettiriyor. Odalarının konfor ve teknolojisi de yine üst düzeyde.

Bir daha kalır mıyım? Kesinlikle! Puanım 10 üzerinden 9

3. Hotel Atlantic (Hamburg)

2009 yılında yüzüncü yılını kutlayan tarihi ve lüks bir otel olan Hotel Atlantic’in adı denizci bir liman kenti olan Hamburg’da otelin Atlas okyanusuna bakmasından geliyor. Kurulduğu ilk yıllarda Hamburg’tan başlayan Hamburg American Line isimli transatlantik seferlerinin başlangıç yeri olan otel zaman içinde bir çok film yada kitaba da konu olmuş. Kapısının olduğu köşenin en üst kısmında yani çatısında yerküreyi sırtlayan iki kadın figürü olan simge otelde yine bir çok ünlü misafirde ağırlanmış. Bond filmlerinden birinde geçen bu otelin odaları eski daha doğrusu nostaljik gibi görünmekle birlikte hem çok geniş hem de çok tarihi ve zevkli döşenmiş.

Çok güzel iki restoranı, lobide harika bir bar ve cafe’si var. Ayrıca çok beğenilen de bir SPA’sı olan otelin o bölümü bir süreliğine büyütme çalışmaları nedeniyle kapalı. Bu tadilatın bitişi için yaklaşık 2026 yılı başları konuşuluyordu. Bu arada hazır tadilat konusu açılmışken otel binasının kurulduğundan beri aynı yerde ve zaman zaman genişletme ve tadilat geçirse de kısıtlı olduğunu söylemek isterim. Bunu söyleme nedenim ise esasen bu anlayış, tasarım ve lükste bir otel başka bir binada yada arazide olsa tahminen ilk sırama bile çıkabilirdi.

Otelden bir gözlem;

Otelin misafirlerine sunduğu müthiş bir kahvaltı var ve kahvaltıda farklı pişirme (3-5-7) sürelerinde yada derecelerinde haşlanmış yumurta olması beni çok şaşırtmıştı. Kişisel olarak haşlanmış yumurtayı sevmem ama burada yediğim 5 dakikalık haşlanmış yumurtadan daha iyisini yemedim.

Bir daha kalır mıyım? Kesinlikle! Puanım 10 üzerinden 8

4. Imperial Lexis Hotel (Kuala Lumpur)

Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da bulunan bu oteli özel kılan şeylerden ilki her odasında bulunan size özel havuz. Özellikle bunun bir kule binada olması herşeyi iyice ilginç kılıyor. Biz 37.katta kalmıştık ve odamızın balkon kısmında bir havuzumuzun ve bu havuzun bir manzarasının oluşu beni şaşırtmıştı. Çok lüks döşenen otelin tüm odaları da çok teknolojik olarak dizayn edilmişti. Hem perdeler hem de ışıklar akıllı sistemler üzerinden kontrol edilebiliyordu. Yine şaşırtıcı bir başka detay otelin lobisinin sekizinci katta oluşu. Otel oradan itibaren başlıyor gibiydi. Tüm çalışanların yardımsever ve güleryüzlü olmaları da cabası. Ayrıca Kuala Lumpur’da bir gelenek olan otellerin çatı katlarında sonsuzluk havuzu bulunması detayı tabi ki bu Imperial Lexis’te de vardı.

Bir daha kalır mıyım? Kesinlikle. Puanım 10 üzerinden 8

5. Renaissance Hong Kong Harbour View (Hong Kong)

Hong Kong adasında liman bölgesinde Exhibition Center’ın hemen arkasında kalan otel gerek devasa otel binası gerekse odalarının Kowloon City yani Hong Kong’un Çin ana karasına bakan manzarası ile göz kamaştırıyor. Yine odalarının büyüklüğü ve teknolojisi ile gönlümü kazanan otelin çok güzel bir açık havuzu ve harika bir restoranı var. Özellikle yediğimiz “Şef’in Hong Kong Burgeri’ni” unutamamıştık

Bir daha kalır mıyım? Tabi ki. Puanım 10 üzerinden 8

6. Sheraton Grand Kraków (Krakov)

Otelin orta kısmının bir avlu gibi oluşu tüm odaların o alan tarafında kapılarının olması ve odaların diğer taraftan şehir manzarasına bakıyor oluşu bu otelin tasarımına dair en çok beğendiklerimden biriydi. Çok ilgili ve nazik çalışanlara sahip olması da bende otelin bu listeye girmesini sağladı. Yine güzel bir restorana sahip oluşu ve şehrin ulaşımı için çok merkezi konumda bulunuyor olması da artı özelliklerinden.

Bir daha kalır mıyım? Tabi ki. Puanım 10 üzerinden 8

7. Rooms Hotel Kazbegi (Transkafkasya-Gürcistan)

Belki de bu listenin en ilginç otellerinden biri Rooms Hotel Kazbegi. Gürcistan’ın 5.033 metre yüksekliği ile en yüksek dağı olan ve Gürcistan ile Rusya sınırını belirleyen Kazbegi dağının eteklerinde bulunan bu otel tam bir inziva oteli gibi, Gürcülerin Stepantsminda Rusların ise Kazbegi dedikleri bu bölge aynı zamanda VladiKafkas olarak anılıyor.

Otelin sürekli sıcak su ile ısıtılan ve panoramik camlara sahip kapalı havuzunda Kazbek dağına bakarak yüzmek yada keyifli bir şekilde kitap okumak paha biçilemez. Yılın büyük bir bölümünde karlar altında kalan ve bu nedenle soğuk olan bölge nedeniyle otelin şömineli kısmıda inanılmaz güzel. Bölge Rusya’ya karayolu geçiş hattı üzerinde olmasına rağmen, yol ve tüneller eski olduğu için ulaşım gerçekten çok zor bu nedenle de sürekli saklı kalan bir bölge olarak geçiyor.

Eğer ulaşım daha kolay olsa emin olabilirsiniz çok popüler bir yer olurdu. Yine otelin restoranı çok lezzetli Gürcü mutfağı örnekleri çıkartıyor. Kahvaltısı da Kazbek dağına karşı ve lezzetli seçenekler içeriyor.

Bir daha kalır mıyım? Tabi ki. Puanım 10 üzerinden 7

8. Radisson Blu Waterfront Hotel (Stockholm)

Ünlü otel zinciri Radisson’ın aynı zamanda doğduğu topraklar olan İskandinav yarımadasında İsveç’in başkenti Stockholm’de kaldığımız bu otel hem şehirde ki konumu hem de gördüğüm en iyi otel kahvaltılarından biri ile öne çıkıyordu. Adından da anlaşılacağı üzere tam rıhtımda bulunan otelin manzarası ve güleryüzlü otel görevlileri sayesinde kendinizi evinizde gibi hissediyorsunuz.

Ayrıca bu otel Radisson otel grubunun sadakat uygulamasına üye olmamı sağlayan oteldi ve daha sonra ki tüm seyahatlerimde avantajlı fiyatlar ile Radisson’larda kalmaya başladım. Hatta Bremen’de topladığım puanlar sayesinde ücretsiz olarak kalmıştım.

Bir daha kalır mıyım? Evet. Puanım 10 üzerinden 7

9-art’otel Cologne (Köln)

art'otel adından da anlaşılacağı üzere sanat temalı bir hotel daha doğrusu ufak bir otel zinciri Londra, Berlin, Köln, Amsterdam şehirlerinde otelleri bulunuyor. Ben Köln’de bulunan art’otel Cologne de kaldım ve açıkçası bu kadar ilginç bir otel olduğunu konaklayana kadar anlamamıştım.

Otel Köln’de birçok önemli gezi noktasına yakın konumda ama bunun da ötesinde otelin bulunduğu konum Ren nehrinin kırılımlarından hemen birinin kenarı ve otel odalarını öyle bir şekilde tasarlamışlar ki neredeyse tüm odalarda eskiden mimari olarak kullanılan cumbaların camla kaplanmış halleri var. Bunların içine oturup kitap okuyarak müthiş bir manzara izleyebilirsiniz. Bu arada hem odalarda hem koridorlarda bir çok ressamın eseri sergileniyor.

Çok lezzetli bir kahvaltı da konaklamanıza dahil, konsept olarak çok ilginç bir otel ve deneyimlenmesi gerektiğini düşünüyorum.